top of page
Bu öykü: https://issuu.com/emeginsanati-dergi/docs/158._sayi_eme____n_sanati_e-derg___ Sayfa: 13,14,15 de yayımlanmıştır.

.

Bu Öykü EmeÄŸin Sanatı isimli e-dergi'de 11/11/2009, Sayı: de yayımlanmıştır.

Web adresi http://emeginsanati2.blogcu.com/muhammed-demir-cemre-duserken-hava-ya/6283905

1991-2009

​

 

              I- Ben bir garip avareyim Hacıbaba.(*) Ozanın dediÄŸi gibi bir uzun ince yoldaymışım gidiyormuÅŸum gündüz gece ve ben iÅŸte kâh gündüz, kâh gece yürürken Hacıbaba ne halde olduÄŸumu bilmiyormuÅŸum. Kendime o kadar yâd kalmışım ki gidiyormuÅŸum daim gündüz ve daim gece. Lakin hacıbaba ÅŸu garip ozanın dizelerinde o meçhul, o sırıtan kaderinin acı tokadı yok mu? Aman tanrım. Åžu bizim Hacıbaba diyor ki. “O ozan yememiÅŸ olsaydı o züppe tokadı. Hiç tatmayacaktı elbette ÅŸu garip savları.”

​

              II- Bir sabah Hacıbaba. Benim sabah dediÄŸim ÅŸey, o delice ve o daima yeni mutlak ÅŸimdilere götürecek o tanyelleri esecek ve iÅŸte daima ileri, ileri ve mutlaka ileriye esecek. İşte o sabaha Hacıbaba bir adım daha kaldı. O bir adımın mutlaklığı, bir adım sonrasının garip tasviri. Kâh üzücü, kâh sevindirici. Biliyorum Hacıbaba, (hıh) hissediyorum. Onlar “…” desin. Kim bilir. Ve bu yüzdendir Hacıbaba. Bu nedenledir elbette ÅŸimdilerde bir garibim. Dostsuz kaldığım gündendir heyhat. Elbette çok uzun bir zamandır. Görüyorum ki, bu gördüÄŸüm ÅŸu dünya mutlak sınırlılığında deÄŸil. Üst ve alt makro arasında. Duyuyorum ki, bu duyduÄŸum duyma sınırının üstünde mach(**) 20’nin altında mach 20000’in üstünde. Bir ışık hızından yüksektir hızım. Bu yüzdendir ona mesafeli olduÄŸum. Keza çok tizdir sesim ve yüksektir o yüzden frekansını ayarlayamazsınız. İletiÅŸemeyiz onunla.

​

              Hacıbaba diyor ki; “sen bir adım kalan ve o bir adım sonrasında mutlak surette ulaÅŸacağın ve bir akÅŸama kadar sürecek, o bir sabah her ÅŸeyinle normale döneceksin. Sen çocuÄŸum unutma ki o sabahtan akÅŸama dek. Bu sınırsızlıktaki görüntüleri, düÅŸünceleri, melodileri ve buradaki her ÅŸeyi ulaÅŸacağın mutlak devingen ÅŸimdilerde anlat anlat…” Ve kayboluyor Hacıbaba. Cevap vermemi dahi beklemeden. Kızıyorum ister istemez ÅŸu Hacıbaba’ya, ne kadar çok güveniyor bana, ben ise ona o kadar samimi olmadığımın burukluÄŸundayımdır hâlbuki.

​

              III- Tut ki gecedir Hacıbaba, tut ki küsmüÅŸsün, tüm ÅŸehir bana küsmüÅŸ. Tut ki yaÄŸmur baÅŸlamış, bardaktan boÅŸanır gibi. Tut ki ne üzerimde yaÄŸmurluk ne de elimde ÅŸemsiye, hatta bir ceket bile yok üzerimde. Tut ki acemiliÄŸimdendir, böyle hazırlıksız oluÅŸum. Tut ki bu gecede, yaÅŸamak aÄŸrısı asılmıştır boynuma. Ve tut ki ÅŸöyle bir türkü tadında yaÅŸamamışımdır. Tut ki dilimde bir ÅŸarkıdan artakalan mısralarla, bir ıslıktır titreÅŸen sessiz ve derinden. Ve tut ki Hacıbaba nedendir bilinmez bir sabahı beklemekteyimdir. YaÄŸmurun altında bekliyorumdur o alaca ÅŸafağı, benim öz be öz benim ÅŸafağımı. Ve daim açılan ve daim gülümseyen ve güldür güldür, salkım salkım bir tan yelinin esintisinde doÄŸaçlamadan kâh neÅŸeli, kâh lirik, kâh dramatik bir türkü tutturmalığımdır. EÅŸyanın, tabiatın, dostluÄŸun, devinimliÄŸin, özbeöz insanlığın garip doÄŸaçlama türküsünü, hep beraber ağız dolusu türküsünü…

              IV- Åžu tanrının biz insanlara nispet kıskançlığı zahir. BoÅŸaltıyor ha bire bardak bardak. Bir merdivenim olsa derim, diksem derim gökyüzüne, bir zamanlar masmavi olan ÅŸu atlası iÄŸneyle diksem. BoÅŸ veririm bilakis… Tanrının inadına ÅŸu bardaktan boÅŸanırcasına yaÄŸan yaÄŸmurda. Dere, tepe, düz demeden yürüyen ben. Acemi çaylak iç güdüleriye hareket eden ben. Islağım, sırılsıklamım. YaÄŸmur doÄŸa anaya taze bir kan enjekte ederken Hacıbaba. Ve saÄŸrısı beslensin diye, emzirsin diye üstelik. Ve tabiat anamızı tertemiz ederken bir kez dahi temizlemek üzere. Yoksa baÅŸka bir amaçla deÄŸil, iÅŸte ben de isteyerek belki istemeden de olsa bu temizlenmeye maruz kalmalıyım. Buna mecburum Hacıbaba. Sıklamsırılım yok yok sırılsıklamım. Ve iÅŸte o müzik ustası dâhinin ve o ki sağırlığa bile yenilmeyen, onun bilmem kaç numaralı senfonisinin müziÄŸini duyuyorum. Tüm klasik müziklerin notalarındır bir bir düÅŸen yaÄŸmurla birlikte Hacıbaba her damlada. Bana sesleniyorlar. Hâlbuki herkese sesleniyorlar ve ihtimal benim gibi duyumsayan bir dolu insan vardır Hacıbaba. Yoksa birçokları gibi ben de kaçmalı mıyım bir saçak altına. Yok, yok kaçmayacağım. İşte doyasıya dinlemeliyim bu senfoniyi ve güneÅŸli bir günde, hafif bir meltem eÅŸliÄŸinde dolaşır gibi dolaÅŸmalıyım bardaktan boÅŸanırcasına yaÄŸan yaÄŸmurda. Dolaşıyorum da Hacıbaba ve yaÄŸmurda yürümek zordur bilirsin. Aptallık deÄŸildir bilakis…

              V- Hâlbuki Hacıbaba korkuyorum. Belki de ÅŸu sıradan insanlardan. Çizgi dışı olmayı o kadar benimsediydim ki ve isteyerek bedenime, bana yad olan ÅŸu bedenime acı çektiriyorum Hacıbaba. Muhakkak sona erecek ÅŸu yaÄŸmur. Sonrasında bedenim bana isyan ederse ne yaparım. Biliyorum ki ÅŸu yabancı bedenim, ÅŸu nazik, hassas bedenim bana isyan eder, yataklara düÅŸer, üstelik kıvranarak. Bir dolu ÅŸurup, bir dolu hap içip, üstelik bir dolu iÄŸne yerim ÅŸu kalçamdan. AteÅŸli ve daim ateÅŸli bir kâbustan sıçrayarak uyanırım gecenin bir vaktinde ve ÅŸu anam baÅŸucumda hep uykusuz, hep çileli ve tekrar histerik bir ÅŸekilde dalarım o kâbus dolu uykuya tekrar, tekrar yeni kâbuslarla uyanmak üzere…

​

              VI- “KöÅŸedeki kahvehaneye takılmalısın, bir başına olsa dahi” desen de Hacıbaba, Ben evet ben o kahvehaneye giremem. Ne kadar sakin de olsa dumansız da olsa. O kahvehanede oturamam, ben o kahvehanede bir bardak çay dahi içemem, TV seyredemem, müzik dinleyemem. Ben o kahvehaneye hiç giremem. Belki korkudan, belki her ne nedenden olursa olsun Hacıbaba. Ben oraya ayak basamam ve sonuç kah bir dolu ÅŸurup, kah bir dolu iÄŸne kalçadan, kah bir dolu kabus/histeri, gecenin bir vaktinde ve anam uykusuz. Hacıbaba ben o kahvehaneye giremem… Amma Hacıbaba ihtimal yakınlarda bir yerde. Bir otobüs terminali olsa veya ÅŸurada ihtimal deÄŸil mi bir tren garı olsa ve elimde bir gazete girsem içeriye o büyük salona. Girsem içeriye sırılsıklam halde ve otursam o salonda bir vakit. Damlalar düÅŸse saçımdan ıslatsa gazetemi ve ben okusam her sayfadaki sütunları ve bir vakit teker teker o tıp tıp damlalarla birlikte duyumsayarak, doyarak okusam, olayları yaÅŸasam kah üzüntü ve kah sevinçle. Gazetemi katladığımda içimde oluÅŸsa hüzün ve sevincim mutlak sonuçları. Dalsam, dalıp gitsem uzaklara…

​

              Elbette dalarım Hacıbaba elbette. İnsanlara dalıp giderim. O anda kimi ÅŸöyledir, kimi baÅŸka bir ÅŸöyle. Sarsılırım bir anlık karın gurultusuyla. İşte o anda bir ÅŸeyler yapmalıyımdır ve eve dönüÅŸ bilet parasını bir köÅŸeye ayırarak. Bir tost alırdım neyli olursa olsun. Bir de yanına içecek ÅŸöyle sıcacık bir ÅŸey. Hem ısınır içim biraz ve hem de o bir lokmacık tostla doyar ÅŸu garip midem. Bir vakit de böyle seyrederim insanları. Herkes benim gibi sıcak bir ÅŸeylerle yiyemezler kıyıntılarını. Åžanslıyımdır. Ama buruk…

​

              VII-İnsanlar vardır, Hacıbaba insanlar vardır o terminallerde, o garlarda, o istasyonlarda, o limanlarda. Bir yerlerden geliyorlardır, bir yerlere gidiyorlardır. Henüz sersemlememiÅŸtir dinçtir gidecekler. Gelenler, henüz gelenler ise uyku sersemidirler aslında. Bu terminalde dostlarını bekliyorlardır kimi. (Hıh) Kimileri ise hiçbir ÅŸeyi. Bazıları nereye gideceÄŸini bilmiyordur. Amacı yoktur onların zaten. (Hıh) Dost arıyorlardır o terminallerde, sımsıcak bir dost. Dostturlar aslında herkes yek diÄŸer insanlarla. Kendi rastlantımız dâhilinde o gece yarısı bekleme salonlarında. Kâh bir yolcuyuz, kah bir yolcuya elveda eden bir dosttaÅŸ. Ne önemi var Hacıbaba. Bu bir diyalektik melankoli. Kısacası safsata. Kim bilebilirmiÅŸ bir gece yarısı terminalinde dostluÄŸu. Her ÅŸey avuntu. Hıçkıra hıçkıra bir avuntu iÅŸte. Safsata demiÅŸtik bu duruma. Olsa olsa hayatın en garip ve en umutlu safsatası deÄŸil mi? Ürperti dolu, yaÅŸam dolu, dopdolu bir safsata.

———
* Buradaki Hacıbaba tanımlaması Leylekler için kullanılan bir halk aÄŸzıdır. Bu referans ile kullanılmaktadır.
** Mach burada ses hızı için kullanılmıştır.

Bu sitede yayımlanan öykü ve yazıların bütün hakları saklıdır, izinsiz kullanılamaz. â€‹ Muhammet Demir ©2016 

  • Facebook
  • Twitter
  • YouTube
  • Pinterest
  • Tumblr Social Icon
  • Instagram
bottom of page